Yeni birlikte olmaya başlayan ve aşık olduğunu iddia eden çiftler, genellikle aşık oldukları kişiyi gözlerinde idealize edip, o kişiyi olduğundan daha üstün niteliklere sahip olarak düşünmekte ve buna inanmaktadırlar Bazılarımız ilişkisinin ilerleyen evrelerinde birlikte oldukları kişi için bu adam benim tanıdığım kişi değilmiş bana gerçek yüzünü göstermemiş gibi sıradan sözler sarfediyoruz. Bilim adamlarına göre, karşımızdaki kişinin değişebilmesinin yanı sıra, kendi görüşümüzün ve bakış açımızın da değişebileceğini hesaba katmamız gerekiyor. Bununla beraber, araştırmacılar ilişkinin ilk dönemlerindeki bu idealize etme durumunun gerekli olduğunu ve çiftleri belirli bir süre birbiriyle sıkı sıkıya bağlı tuttuğu için, ilişkiyi bir sonraki dönem olan bağlılık aşaması”na taşıdığını söylüyorlar.Bağlılık evresi, bir ilişkinin nihai evresi olup, yıllar boyu sürebilen en uzun dönemdir. Bu dönemdeki hormonlar çifti birbirine bağlayarak bir aile ortamının korunmasını ve dünyaya gelen çocukların bu aile ortamında huzurlu bir şekilde yetişmesini sağlar. Aşkın en huzurlu ve sakin dönemi olmakla beraber, en çok tartışma ve ayrılığın da yaşanabileceği, çünkü kişilerin gözlerinin açılıp gerçekleri görmeye başladığı evre olarak bilinir. Fakat yeterli bağ kurulmuşsa ve çift birbirini bir çok bakımdan tamamlıyorsa, ilişkinin bir ömür sürmemesi için hiçbir neden yokturBilim adamları bağlılık döneminde iki çeşit hormonun yönetimi ele aldığını düşünmektedirler: oksitosin ve vasopresin.
EtiketlerSende Paylaş: Facebook Tweet Pinterest Google+ Whatsapp